İstanbul’da 1 Mayıs programı geçtiğimiz yıllara göre daha erken bir vakitte netleşti. Bu yıl 1 Mayıs’ın Maltepe’de örgütleneceği sendikalar tarafından deklare edildi. KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak 1 Mayıs programı duyurulmadan 1 Mayıs hazırlıklarımızı başlattık. Erken seçim kararının alınması ile birlikte 1 Mayıs’a seçimlerin damga vuracağı anlaşılmıştı. Biz 1 Mayıs çalışması kapsamında erken seçimler ve 1 Mayıs gündemli bir piknik örgütledik. Piknik çalışmasını 1 Mayıs çağrısı olarak kullandık ve hemen piknik öncesi çıkan KöZ özel sayısı piknik ve 1 Mayıs’ta yürüttüğümüz propaganda faaliyetimizin içeriğini oluşturdu.

1 Mayıs mitingine de yürüttüğümüz propaganda faaliyetine uygun bir içerikle katılmayı hedefledik.  Sola 1 Mayıs’ın esas sahibinin CHP ve peşindeki sendikalar olmadığını göstermek üzere birleşik bir müdahale yapmayı önermek üzere katıldık. Kitle seferberliğinin önünü açacak bir seçim çalışmasının zeminini oluşturma bilinciyle AKP’ye karşı sert bir muhalefet izleyecek, CHP kuyruğuna takılmayacak bir ortak sol blok oluşturmayı önerdik. Bu amaçla “Ana Muhalefet Rolünü Üstlenmek İçin HDP’yle Sınırlı Olmayan Sol Blok Cumhurbaşkanı Adayı Demirtaş” pankartını taşıdık. Bu amaçla “Erdoğan Gidecek Başka Yolu Yok; Ne AKP, Ne CHP, Kurtuluş Birleşik Mücadelede; AKP’ye karşı örgütlen birleş mücadele et; OHAL kalksın KHK’lar son bulsun; Barış İçin Tek Yol Devrim; Özgürlük İçin Tek Yol Devrim; AKP’ye karşı örgütlen birleş mücadele et; CHP’ye Oy Yok, Sol Blokla Meclise; HDP Sol Blokla Meclise; Adayımız Demirtaş; Seçimlerde Sol Blok!; Adayımız Demirtaş, Seni Başkan Yaptırmayacağız; 1 Mayıs’tan Seçime Bağımsız Birleşik Mücadeleye” sloganlarını haykırdık.

Ortadoğu’da dört burjuva devleti tarafından işgal edilmiş olan Kürdistan’ın ve Suriye’deki işgalin ancak bir devrimle son bulacağını ve devrimin yaşadığımız topraklarda uzak ve gelecek zamanla ilgili değil güncel bir durum olduğunu ifade ettiğimiz “Ortadoğu’da İşgallere Devrim Son Verecek” pankartıyla katıldık. “Kürtlere Özgürlük Ortadoğu’ya Barış; Barış İçin Tek Yol Devrim; İşgallere Karşı Tek Yol Devrim; Kurdara Azadi Kürtlere Özgürlük; Özgürlük İçin Tek Yol Devrim” sloganlarını miting boyunca sık sık attık.

Seçimlerde sol blok ve Demirtaş önerilerimiz Erdoğan’ı seçimler yoluyla tahtından indirmek için veyahut meclisten emekçiler lehine düzenlemeler yapmak üzere Amerikancı muhalefetin benimsediği parlamentarist bir anlayışın sonucu değil; rejim krizini derinleştirmek, devlet aygıtını işlemez hale getirmek ve Sarayı ve AKP’yi süpürecek bir kitlesel seferberliğin önünü açmak içindir. Bu nedenle işçilerin ve ezilen ulusların birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta Erdoğan’a karşı ortak, kitlesel ve eylemli bir seçim kampanyasının başlatılması ve hükümete karşı görkemli bir protesto eylemi olarak gerçekleşmesi için “Yaşasın 1 Mayıs, Bıji Yek Gulan” pankartımızı taşıdık. “Yaşasın 1 Mayıs Bijî Yek Gûlan; Kurtuluş Yok Tek Başına; Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz; Yaşasın Sınıf Dayanışması; Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek; 1 Mayıs’ta düşenler kavgamızda yaşıyor” sloganlarımızı attık.

Yürüyüş kolunda önümüzde Kaldıraç Dergisi, arkamızda daha önceki çalışmalarımızla kuruluş sürecinde yer aldığımız Koç Üniversiteliler Dayanışması yer alıyordu. Onların arkasında ise kamuoyunda “Afrin Lokumu” olayı olarak bilinen olayın kahramanları; Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri yürüdüler. Kimi yoldaşlarımız bu kortejin içerisinde yürüyerek alana geldiler. Arkamızda yer alan her iki kortejde de son süreçte yaşanan tutuklamalara dikkat çeken sloganlar atıldı.

Miting boyunca yaptığımız ajitasyon konuşmaları ve attığımız sloganlar da yoğun olarak seçimler ve AKP/Erdoğan’a karşı mücadeleyi gündem aldığı gibi, Kürdistan sorunu, komünist parti ihtiyacı, siyasi tutsaklar, işçi sınıfı ve 1 Mayıs gündemlerini de kapsadı. Mitingde attığımız diğer sloganlar; “Devrim İçin Devrimci Parti, Parti İçin Komünistlerin Birliği; Yaşasın Komünistlerin Birliği; Bolşevizm Kazanacak; Komünist Bir Dünya Kuracağız; Marx, Engels, Lenin, Yolumuz Proleter Devrim; Komünist bir dünya kurcağız; Bolşevizm Kazancak, Komünist Bir Dünya Kuracağız; Siyasi Tutsaklara Özgürlük; Tutuklu vekillere özgürlük; Demirtaşa Özgürlük! Azadîye Demirtaş; Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük; İçerde Dışarda Hücreleri Parçala.” oldu.

Yol boyunca ajitasyonlar gerçekleştirdik. AKP ve Erdoğan’ın gerilediğini, seçimlerle gerileyişini durdurmak istediğini ancak bunu başaramadığını, önümüzdeki seçimlerde de başaramayacağını, bu doğrultuda 1 Mayıs’tan başlayarak çalışmamız gerektiğini anlattık. Erdoğan’ı süpürmek için seçimlerde HDP ile sınırlı kalmayan geniş bir sol blok önerdiğimizi ifade ettik. Cumhurbaşkanı adayımızın AKP’yi bir defa yenen, “Seni Başkan Yaptırmayacağız” sözleriyle ifade bulan AKP ve Erdoğan’a karşı inatçı muhalefet çizgisinin en bilinen temsilcisi konumundaki Selahattin Demirtaş olması gerektiğini anlattık. Ancak Demirtaş etrafında oluşacak bir sol blok ile seçimlere hazırlanmamız halinde Erdoğan’ı geriletecek ve 12 Eylül Rejimi’nin krizini derinleştirecek, ezilenler ve emekçiler lehine bir sonucun ortaya çıkabileceğini anlattık. Güncel siyasi konulardaki bu ajitasyonların yanı sıra Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkına ilişkin ajitasyonlar, sınıflar mücadelesi ve komünizm davası ile ilgili genel nitelikli ajitasyonlar ile tasfiyecilik karşıtı ajitasyonlar yaptık. Devrimci parti ihtiyacını da ajitasyonlarımızla vurguladık.

2018 1 Mayısı’na giderken miting alanının daha önce Adalet Mitingi’nin gerçekleştiği Maltepe Meydanı olacağını da hesaba katarak CHP’nin miting için güçlü bir çalışma yapacağını öngörmüştük. Buna rağmen alana girildiğinde CHP’nin katılımının beş altı bin düzeyinde kaldığı görüldü. HDP korteji ise takriben 400-500 kişilik bir kitleden ibaretti.

Miting alanına toplam 3 koldan giriş yapılacaktı. Biz de kendi bulunduğumuz Feyzullah Caddesi kolu ile HDP’nin yer aldığı iki kolda ajitasyon yaparak özel sayılarımızı dağıttık. Bu faaliyetimiz neticesinde toplamda 3 bin özel sayı dağıttık. Ayrıca yürüyüşün başlamasını beklediğimiz yerde stant açarak gazete, özel sayı ve kitap ve broşürlerimizin satış ve dağıtımını gerçekleştirdik. Arama noktasına gelmeden önce hiçbir basılı yayının alana alınmadığını öğrendik. Bunun üzerine arama noktası dışında bir noktaya stant açarak yayınlarımızın satış ve dağıtımını gerçekleştirdik. Alana girerken arama noktasında görevli polisler Köz’ün yasadışı bir yayın olduğunu iddia ederek tam bir işgüzarlık örneğiyle dövizlerimizin bir kısmını alana sokmadı. Ancak pankartın altında ve flamalarımızın tümünde Köz yazdığına, bu kimliğin yasadışı olması halinde bu materyalin de yasadışı hale geleceğine akıl erdiremedi ve diğer materyallerin alana girmesine müdahale etmedi. Polisle bir süre tartıştıktan sonra dövizlerin altındaki imzaları yırtarak alana soktuk. Bu vesileyle gördüğümüz, konuştuğumuz insanlara da yırtık dövizlerimizi göstererek polisin gazetemize karşı tutumunu teşhir ettik. Aynı polisin arkamızdan yürüyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin pankartını da altında Boğaziçi imzası bulunduğu gerekçesiyle alana almadığını öğrendik. Yine önümüzden yürüyen kimi kurumların kortejlerinde gözaltılar gerçekleştirildiğinden haberdar olduk. Dolayısıyla ifade edebiliriz ki devlet, her ne kadar mitinge izin vermiş olsa da mitingin güçlü şekilde gerçekleşmemesi, bu mitinge katılan ve seçim sürecindeki kimi mitinglere katılacak olan insanların korkutulması, baskı altına alınması için elinden geleni ardına koymadı.

Kortejimiz, alfabetik sıralamanın azizliğine uğradığından alana geç ulaştı. Biz geldiğimizde sendikacıların konuşmaları sona ermişti. Ortak konuşmayı kısmen dinleyebildik. Görebildiğimiz kadarıyla kürsü hâkimiyetinin CHP’de olduğunu ifade edebiliriz. O kadar ki, müzik grupları sahne aldığında Mustafa Kemal’in Samsun’dan bir daha gelmesine yönelik özlemlerin dile getirildiği meşhur “Sarı Saçlım Mavi Gözlüm” şarkısı dahi söylendi. Ancak alanda, en azından biz geldiğimizde CHP’nin sınırlı bir varlığı ve görünürlüğü bulunmaktaydı. Ortak metni Türkçe olarak KHK ile ihraç edilen bir belediye işçisi, Kürtçe olarak da HDP PM üyelerinden biri okudu. Kürsüden ayrıca tutuklu Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Silivri Cezaevi’nden gönderdikleri mektup da okundu. Saat 16:00 sıralarında miting alanından ayrıldık.

Yüzü aşkın bir kitle ile 1 Mayıs alanında yer alan kortejimiz 1 Mayıs alanında Türkiye siyasetine damgasını vuran erken seçimleri gündemine alan ve seçimlere dönük ezilenler lehine somut öneri yapan tek politik kortej oldu. Siyasi görevlerin kızıştığı süreçte kimi sol kesimler kendilerini kitle örgütlerinin, sendikaların arkalarına saklarken, kendine parti diyen kimi kesimler ise partilerini sendikaya çevirmişlerdi. Seçim ve işgal hakkında derin bir sessizliğe bürünmüş İstanbul 1 Mayıs mitingindeki istisna, ekonomist ve tasfiyeci eğilimlere inat Komünistlerin Birliği için mücadele edenler oldu.

Yaşasın 1 Mayıs! Bıji 1 Gulan

İstanbul’dan Komünistler