19 Aralık cezaevlerinde devrimcilere yönelik gerçekleştirilen saldırıların yıldönümü vesilesiyle bulunduğumuz yerelde bir söyleşi organize ettik. “19 Aralık’tan Günümüze Devrimci Çizgi” başlığıyla düzenlediğimiz söyleşinin ilanlarını mahalledeki esnaflara ve derneklere asarak duyurusunu yaptık. Diğer siyasetlerle ortak bir anma programı yapmak için adımlar atmış olsak da, siyasetlerden geri dönüş alamayınca Köz olarak örgütlemek durumunda kaldık. Düzenlemiş olduğumuz bu söyleşiye diğer siyasetleri de davet ettik.

27 Aralık’ta yaptığımız söyleşide sunum yapan yoldaş şu noktaları öne çıkardı:

“Cezaevlerinde F Tipi hücre sistemine geçilerek koğuş sistemine son verecek olan uygulamaya karşı devrimcilerin başlatmış olduğu ölüm orucu direnişleri 2000 yılına kadar farklı boyutlarda devam etmiştir. Devlet emekçilerin içerisinde faaliyet yürüten devrimcileri cezaevlerine tıkarak buralarda teslim almaya çalışmaktadır. Ancak devrimciler ceza evlerini de bir mevzi haline getirip devletin devrimciler üzerindeki saldırılarını, her daim kırma yönündeki kararlılıklarını devam ettirmişlerdir. Cezaevlerinde devletle devrimcilerin çarpışması evveliyatından beri hep var olmuştur. Kimi zaman devlete karşı koyuş devrimcilerin kendi bedenlerini ölüme yatırarak da devam etmiştir. İşte 19 Aralık saldırıları böylesi bir direnişin neticesinde gerçekleşmiştir. O zamanki Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminin hükümeti ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ adıyla ceza evlerine saldırmış onlarca devrimciyi katletmiş, çok daha fazlasının ise sakat kalmasına sebep olmuştur. Devletin tüm olanaklarıyla saldırdığı cezaevlerindeki devrimciler ise devrimci iradenin adını tekrar tarihe kendi kanlarıyla yazmışlar ve gerçekleşen katliamdan ziyade akıllarda kalacak olan ve asıl kalması da gereken 19 Aralık direnişini yaratmışlardır. Ne var ki cezaevlerindeki bu devrimci direniş, o duvarları aşarak ezilenlere, emekçilere ulaşmamış, meydanları bir ateş çemberine çevirerek cezaevi duvarlarını yıkacak bir sele dönüşmemiştir. Bunun sorumluları da elbette kendi bedenlerine kadar her türlü yöntemle bu saldırılar karşı cezaevlerinde direnen devrimciler değil,  o devrimcilerin de militanları olduğu tüm devrimci akımların kendileridir. Dışarıdaki mücadeleyi birkaç aydın üzerinden yürütmeye rıza gösteren, cezaevlerindeki direnişi aydın ve gazeteciler üzerinden kamuoyuna ulaştırmaya çalışan ve bu zeminden meşruluk yakalamaya çalışan siyasetlerin üzerindedir. 19 Aralık’ta, devrimci çizgi cezaevlerindeki direniş, revizyonist ve oportünist çizgi de dışardaki düzen içi mücadele çizgisiydi. Bugün 19 Aralık’tan miras alınması gereken de,  dışardaki revizyonizm ve düzen içi hamleler değil, düzeni tüm kurumlarıyla karşısına alan ve asla teslim olmayan devrimci çizgidir. İşte bu çizgiyi bugünlere taşımak da, sadece cezaevlerindeki direnişleri büyütmekten değil, tüm siyasi alanlar içerisinde aynı devrimci çizgiyi savunmaktan, pratiğe dökmekten geçer.  Bu devrimci çizgi; seçimlerde AKP’ye karşı CHP’ye yedeklenmemekten, emekçilerin bağımsız eylemli mücadelesini yükseltmekten geçer.  Rojava’nın TC tarafından işgaline karşı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmaktan değil, her iki gerici devletlere karşı bağımsız birleşik Kürdistan şiarını öne çıkarmaktan geçer. Ekonomik saldırılara karşı çıkarak sadece insanca yaşamak istiyoruz diyen sendikaların kuyruğuna takılmaktan değil, Rojhilat’dan, Bakur’a, Başur’dan, Rojava’ya Kürtlere vurulan zincire ses çıkarmaktan geçer, her türden revizyonizm ve parlamentarizme karşı ‘Tek Yol Devrim’ şiarını yükseltmekten geçer. İşte KöZ’ün arkasında duran komünistler, bu devrimci çizginin takipçileri ve uygulayıcılarıdır ve bu devrimci çizgiyi muzaffer bir devrimle taçlandıracak olan komünist partinin yaratılması mücadelesini yürütenlerdir.  Ancak bu parti kurulup, o muzaffer devrim gerçekleştirilince 19 Aralık’ın hesabı sorulmuş olacak, ve o direnişte yitirdiğimiz devrimcilerin kanla yazdıkları tarih silinmemek üzere tarihe geçebilecektir.”

Yoldaşın bu sunumunun ardından 19 Aralık ve güncel siyasal gelişmelere ilişkin sorular soruldu, görüşler ifade edildi. Sorulara verilen yanıtların ardından söyleşi sonlandırıldı.

Bolşevizm Kazanacak, 19 Aralık’ın Hesabı Sorulacak!

1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler