Yenibosna ‘dan komünistler olarak her pazar günü yaptığımız okuma etkinliğini  bu hafta 7 kişilik bir katılımla gerçekleştirdik . “Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin ” kitabını okuduğumuz etkinlikte bu hafta şu bölümler hakkında konuştuk: “Devrimci Parti Siyasal Bir Mücadeleyle Yaratılacak”, “Komünistlerin Birliğini Sağlayacak Bir Kongre Hedefi”, “Farklı Akımlara Dağılmış Devrimci Güçlerin Birliği”, “Siyasal Bir Çekim Merkezi İçin”, “Parti Öncesi Siyasetin Özgünlüğü”.

İlk olarak “Devrimci Parti Siyasal Mücadeleyle Yaratılacak” bölümünü okuduk, sunumu yapan yoldaş şunlara değindi:.

Bugün işçi sınıfının kurtuluşunun ancak devrimci bir partinin önderliğinde gerçekleşebileceğini savunan tek akım Köz’ün arkasında duran komünistler değildir, bilakis solun geniş kesimleri arasında bu gerçeği açıktan reddedebilecek bir akım bulunmamaktadır. Hatta parti olduğunu iddia eden akımlardan çok daha fazlası böyle bir partiyi yaratmayı varlık nedeni olarak sunmaktadır.

Buna karşılık “Devrimci parti nasıl yaratılacak?” sorusu her daim yanıtsız kalmaktadır. Zaten bütün solun açmazı da  bu noktadadır. Neredeyse bütün konular hakkında bir görüş bildiren solun bu konu hakkında açık seçik dile getirdikleri bir görüşleri yoktur, bu konu tümüyle belirsizliğe bırakılmıştır ve tartışmalardan kaçınılmaktadır. Siyasal konulara yönelik bu ilgi partinin yaratılmasında siyasal mücadelenin başlıca ve öncelikli bir konu olması gerçekliği karşısındaki bu kayıtsızlık sol içerisinde tezat bir durum oluşturmaz. Aksine bu kayıtsızlık çoğunlukla parti konusundaki Menşevik tutumdan kaynaklanmaktadır. Nitekim Martov, Troçki, Rosa Luxemburg tarafından farklı biçimde  savunulmuş bu görüş devrimci bir partinin öznel bir müdahale ile değil esas olarak kitle hareketlerinin yükselişine bağlı olarak yaratılacağını savunur.

Bu bölümde söz alan bir arkadaş sol içerisindeki bu tezat durumun haklılığını vurgulayarak; bugün dünya coğrafyası üzerinde nereye bakarsak bakalım kitlelerin ayaklanmadığı hiçbir kara parçası yoktur, devrimci bir öznenin olmaması bu fırsatları sınıf savaşına çekmemektedir, bu bağlamda ister kitle hareketlerinin yoğun olduğu dönemlerde ister kitleler nezrinde yükselişin az olduğu dönemlerde asıl sorun yine bir devrimci özne sorunudur, dedi.

Sunumu yapan yoldaş şöyle devam etti: İşçilerin birliğinden esasen komünist bir özne olmadan bahsetmek mümkün değildir. Bu bağlamda  ilk önce komünistlerin birliğinin savunulması gerekir. Bu da devrimci bir özneye işaret etmektedir, nitekim hiç uzaklara gitmeye gerek yoktur (Şili, Bolivya, Fransa, Ürdün, İran). Yaşadığımız coğrafyada fırsatlara yani Gezi’ye, Kobane’ye Rojava’ya bakmak bu devrimci  özne eksikliğini anlamak için yeterlidir. Dolayısıyla bu sorumluluktan kaçmak revizyonist Menşevik çizgiye düşmektir. Bu çizgiden kurtulmanın esas yolu da Komintern’i hedeflemek ve Komintern’e katılmanın 21 Koşuluna sahip çıkmak, parti öncesi politik ve pratik birikim yaratarak devrimcileri bu bozuk çizgiden kurtaracak siyasi bir kopuşla buluşturabilecek bir çekim merkezi yaratmak ve komünistlerin birliğini sağlayacak bir kongreyi hedeflemektir.

Katılımcı arkadaşlardan biri sunumu yapan yoldaşa şu soruyu yöneltti: Peki siyasi çekim merkezi nasıl yaratılır?

Bu soruyu sunumu yapan yoldaş kitaptan da alıntı yaparak cevapladı: Yaşadığımız topraklarda sık sık karşılaştığımız bayrakların birbirine karıştığı, devrimci ve reformist unsurların iç içe geçtiği objektif olarak tasfiyeciliğe hizmet eden ayrışmaların ve birlik projelerinin temel nedenlerinin başında bu topraklarda örgütsel bir çekim merkezinin bulunmaması vardır. Böyle bir çekim merkezi bulunmadığı için devrimci unsurlar bugüne kadar iyi kötü varlıklarını sürdürdükleri zeminde kalarak, bulundukları yapıya kötünün iyisi mantığıyla bakmaktadırlar . Örgütsel bir çekim merkezinin bulunmamasının bir sebebi de tek tek tüm kesimlerin muzdarip olduğu amatörlükten kaynaklanmaktadır . Bu bakımdan komünist bir partinin  kendi amatör örgütlerinin çatısı altında yaratılacağını savunanlar daha baştan kaybetmektedir . Zira örgütsel amatörlüğün, esnafça çalışmanın bu kadar yaygın olduğu bir iklimde hiç bir akım kendi öz dinamiklerinin gelişmesiyle bir profesyonel devrimciler örgütü olan partiye varamayacaktır . İkinci ve daha önemli olan örgütsel nüfus ile siyasal nüfus arasındaki yakın bağdır. Siyasal bir nüfusa sahip olmandan örgütsel bir nüfusa sahip olmak mümkün değildir. Bugün sol içerisindeki parçalı yapılardan ayrışacak hiç bir kesimin kendi sınırlı olanak ve faaliyetleriyle böyle bir siyasal etki yaratması da mümkün değildir. Birlik Platformu böyle bir politik etkinin ancak devrimci partiyi yaratmak isteyen güçlerin yürüttükleri sınırlı ve kısmi faaliyetleri ortak bir kanalda birleştirmesiyle yaratılabileceğini tespit etmektedir. Sadece böyle bir durumda ortaya çıkacak olan politik etki tek tek örgütlü çevrelerin yürüttüğü faaliyetin politik etkisinin toplamından çok daha büyük bir etki yaratılabilir. Devrimci partinin kuruluş kongresi toplanana dek Birlik Platformu üzerinde örgütsel bakımdan bağımsız ve birbirine imkan ve tempo bakımından benzemeyen bileşenlerin çoğalması parti öncesi yürütülecek politik faaliyetin bir başka açıdan da zorunluluk olduğuna işaret eder . Zira kuruluş kongresi örgütlenene dek geçen süreçte bu bileşenlerin imkan ve tempo bakımından eşitlenmesi elbette mümkün değildir. Aynı zamanda aynı partiyi yaratma amacıyla bir araya gelen güçlerin birbirlerini sınama aracıdır. Nitekim istedikleri kadar aynı amaçları ve referansları benimsediklerini iddia etsinler, kendileriyle ortak amaçlara ve referanslara sahip  olanlarla politik faaliyetin içine giremeyenlerin, bu faaliyetin sorumluluğunu ortaklaşa almayanların, kısacası siyasi merkeziyetçiliğin gerektirdiği disipline gelemeyenlerin devrimci bir partinin içinde yer almaları da mümkün değildir. Bu bakımdan Birlik Platformunun kendisine dahil olan unsurları parti yürüyüşü içinde birbirlerine yakınlaştırdığı, bu parti yürüyüşünün politik sorumluluğunu alamayanları ise dışına attığını söylemek mümkündür. Stratejimizin burada anlattığımız esasları Birlik Platformunun ayırt edici noktalarının altı çizilmektedir. Bu sürecin aynı iddiaya sahip olan her kesimin ve herkesin parti birliği ile sonuçlanacağının garantisi yoktur. Ama garantisi olan şudur; eğer böyle bir politik pratik izlenerek böyle bir sürece girilirse, bu sürecin sonucunda farklı geleneklerden gelen unsurlar tarafından devrimci partiyi kurmak amacıyla bir kuruluş kongresi örgütlenecektir. Bunu beklemek hayalperestlik, bunu istemek kof bir iyimserlik değildir. Komünistlerin birliğini savunanların pratiği bunun en açık yanıtıdır.

Etkinliğimizi yürüttüğümüz bu tartışmanın ardından sonlandırdık.

Yenibosna’dan Komünistler