Salgının yükünü çekenlerin başında gelen kesimlerden biri olan PTT işçileri sendikal örgütlenme yürüttükleri için cezalandırılmaya çalışılıyor. Salgın döneminde artan iş yoğunlukları ve çalışma şartlarının ağırlığı görmezden gelinen, düşük ücretlerle en ön saflara itilen PTT işçileri PTT-Sen çatısı altında örgütlenmeye çalışıyorlar. Söz konusu PTT olunca asıl işveren konumundaki Ulaştırma Bakanlığı’nın bu örgütlenme gayretine yanıtı ise işten çıkarma oldu. Güya işten çıkarmaların yasaklandığı bu dönemde pek çok işveren gibi PTT’nin taşeron patronları yüz kızartıcı nedenlerle patronlara haklı fesih imkanı veren Kod-29’a dayanarak sendikal çalışma yürüten hatta sendika yürütmesinde yer alan işçileri işten attı. Kağıt üzerinde kalan kendi burjuva kanunlarına göre dahi suç olan bu tutum ise ne yeni ne de şaşırtıcı.

İstanbul ve İzmir’de bu işten atma saldırısına karşı işten atılan taşeron PTT işçileri iki ayrı merkez önünde direnişe geçtiler. Bayraklı’daki posta dağıtım merkezi önündeki direniş noktasını KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak 14 Ocak 2021’de ziyaret ettik. Görüştüğümüz sendikacı arkadaşlar hala Ulaştırma Bakanlığı’ndan bir muhatap bulabilmek için farklı kanallardan görüşmeler sürdürdüklerini aktardılar. Bu çabanın işe yaramaması durumunda Soma ve Ermenek örneklerinde olduğu gibi maden işçilerinin yaptıklarına benzer bir girişimde bulunacaklarını anlattılar.

Bizler ise Türkiye’de en ufak sendikal örgütlenme girişiminin dahi önemli olduğunu ama onların örneğinde olduğu gibi bu girişimlerin tümünün artık tekil işverenler tarafından değil neredeyse bizzat siyasal iktidar tarafından engellendiğini ifade ettik. Direniş noktasının hemen dibindeki iki metre önüne park etmiş polis minibüsünün de bunun kanıtı olduğunu söyledik. Türkiye’de işçilerin 2015’teki metal işçilerinin “metal fırtına” olarak adlandırılan eylemleri ya da 3. Havalimanı işçilerinin eylemlerinde olduğu gibi güçlü ayağa kalkışlar sergilediğini, sergileyebildiğini, bunların yaşandığını ve yaşanabileceğini; fakat esas sorunun en ufak direnişin bile hükümet ve Cumhur İttifakı tarafından siyasal bir tehdit olarak algılanarak üzerine yürünmesi olduğunu ifade ettik. Aynı nedenle tek bir iş yerindeki sendikal mücadelenin başarısının dahi Cumhur İttifakı’nı geriletmek üzere verilen siyasal bir mücadeleye bağlı olduğunu vurguladık. Kendi imkanlarımız ve içinde çalıştığımız sınıf dayanışma kurumlarının imkanları oranında direnişlerine elden gelen desteği vereceğimizi ifade ettik.

Tek Bir İşçi Sigortasız, Tek Bir İş Yeri Sendikasız Kalmasın!

Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!

İzmir’den Komünistler