thumbnail of KoZ_Aralik_2019web

Aydınlı’da yaygın gazete satışı yaptık. Mahallede kahvelere ve derneklere gazetemizin “Zayıf Halka Ayaklarımızın Altında” başlıklı son sayısının dağıtımını yaptık.

Gazete satışı sırasında düzenli olarak gazete verdiğimiz HDP çevresinden birisi neden Paris Komünü’nü değil de Ekim Devrimi’ni sürekli olarak yazıyorsunuz o da sizin istediğiniz gibi bir devrim değil mi diye sordu. Bakunin’i okuduğunu onu nasıl gördüğümüzü sordu.

Ekim Devrimi 72 günü aşınca Lenin’in artık referans biziz konuşmasını da hatırlatarak artık Ekim Devrimi’nin referans olduğunu ve bugün onu aşacak proleter bir devrim olmadığını konuştuk. Aynı zamanda biz Ekim Devrimi’nde şu oldu bu oldu diye tarihi sürekli tartışmıyoruz. Ekim Devrimi ve Komünist Enternasyonal’in bugün yaşadığımız coğrafyada siyasi süreçlere yanıt verdiğini biliyoruz. Ekim devriminin ruhunu anmak değil bugün ki güncel siyasi süreçlere de yanıt almak için Ekim devrimini tartışırız. Paris Komünü’nü de referans alıyoruz ancak onu aşan bir devrim var. Bu devrim içinde sadece proletarya diktatörlüğüne gidiş yolu değil aynı zamanda ona gidebilmek ve Ekim Devrimi’nden daha fazla yaşatabilmek için komünist bir parti kurulmalı diyenleriz.

Bakunin’in devrimci örgüt anlayışını Rusya’ya taşıması ve gizlilik yöntemleriyle birlikte Bolşeviklerin örgüt anlayışına katkısı önemli ve anlamlıdır. Ama Bolşevikler onları da aşan bir örgüt ve siyaset  anlayışı yaratmıştır bu da Ekim Devrimi’ne hayat vermiştir. Her şeyden önce yıkmaya çalıştıkları devlete ve o devletin girdiği Japonya ile savaş ve emperyalist paylaşım savaşında savaşa karşı tutumuyla Bolşevikler onlardan ayrılmıştır. Devrimden sonra Narodnik hareket bir sefer devrime karşı çıkıp geçmişte çarlığa karşı yaptıkları sabotaj ve eylemleri, karşı devrimcilerin safına geçip devrime karşı gerçekleştirebilmiştir. Narodnik geleneğin izini taşıyan  siyasetler bugün o çizgiyi tam olarak devam ettiremiyor olsalar da bu coğrafyada da oldu. Ama bu akımlar da Afrin’in işgali ve şimdi de Rojava’nın işgali karşısında doğru ve net bir tutum takınamadı. Hatta ilk körfez savaşında KöZ’ün dışında tüm siyasi çevreler Saddam’a destek anlamına gelen Irak halkının yanındayız çizgisindeydi. Bir tek KöZ bu savaşta yanında olunacak desteklenecek tek siyasi güç Kürtlerdir demişti. Bugün de Kürdistan’ın en büyük parçasını işgal altında tutan devlet, Rojava’yı işgal ediyor, HDP de dahil tüm siyasetler sanki böyle bir işgal durumu yokmuş gibi siyaset yapmaya devam ediyor. Yoksulluğa karşı insanca yaşam için miting düzenleyip Rojava´yı gündem etmiyorlar. Bir tek KöZ Rojava işgal altındayken kimse insanca yaşamdan söz etmesin diyerek o mitinge katıldı, dedik.

Bunun üzerine arkadaş HDP’ye çok yükleniyorsunuz HDP ne yapabilir ki herhangi bir şey yapsa ölümler olur dedi. Biz de ölümler olur diye siyaset yapmamak olmaz diyerek Kobani ayaklanmasında da ölümler olduğunu burada çağrıyı yapan HDP’nin sonrasında bu eylemlerin arkasında duramadığını, hatta Cizre Sur hendek eylemlerinde de HDP´nin net ve doğru tutum alamadığını belirtik. Sur’da insanlar çatışarak ölürken Diyarbakır’da şenlikle barışcıl Newroz kutlaması yaptığını, hatta Erdoğan’ın bu durumu örnek göstererek biz barışçıl etkinlik yapana karışmıyoruz, teröristleri öldürüyoruz diyebildiğini belirttik. Sonrasında detaylı görüşmek ve tartışmak üzere ayrıldık.

Gazete satışımızı tekrar yapmak üzere sonlandırdık.

Tuzla’dan Komünistler