Güldes Önkoyun’un bağımsız adaylığını destekleyen komünistler olarak 17 Mart Pazar günü Yenibosna emekçilerinin arasında Pazar Pazarı alanında gerçekleşen aday tanıtım etkinliğine katıldık  ve etkinliğin organizasyonunda sorumluluk aldık.Tanıtım toplantısı öncesi tüm siyasi akımları ve partileri Güldes Önkoyun’un adaylığından ve aday tanıtım toplantısından haberdar ettik ve davet ettik. Aynı zamanda Yenibosna sokaklarına yaptığımız afişlerle emekçinin Kürdün sesini yükseltmek için, kayyımlara karşı mücadele için Güldes Önkoyun’un bağımsız adaylığını duyurduk.

Aday tanıtım etkinliği öncesi Pazar alanı girişine standımızı kurduk ve pankartımızı açtık. Bir yandan da aday tanıtım toplantısını duyurmak üzere Güldes Önkoyun bildirilerini dağıttık. Saat 16.00’da aday tanıtım etkinliği, açılış konuşması ile başladı. Açılışın ardından söz alan Güldes Önkoyun konuşmasına Leyla Güveni selamlayarak ve başta İmralı olmak üzere tüm siyasi tutsaklar üzerindeki tecridin kalkması talebiyle başladı. 31 Mart’ta gerçekleşecek olan seçimin aslında 24 Haziran’daki gibi bir genel seçim olduğunu ifade etti. AKP-MHP ittifakı karşısında bu seçimlerde ezilenlerden, emekçilerden, Kürtlerden, kadınlardan yana bir aday olmadığı için aday olduğunu söyledi. Seçimlerde belediyecilik hizmetlerinden bahsetmeyeceğini çünkü bu seçimlerde oylanacak olanın bu hizmetler olmayacağını, kimin tarafında durulduğuna göre oy verileceğini, safımızı belli etmemiz gerektiğini ifade etti. Safımızın emekçilerin yanında olmayan, Kürt illerindeki kayyımlara sesini çıkarmayan, CHP İyi Parti gibi gerici partilerle aynı olmadığını ve kendisinin bunların karşısında aday olduğunu belirtti. Bir devrimci olduğunu ifade ederken kendisi gibi devrimcilerden, zindanlarda direnişlerde mücadele eden devrimcilerden farkı, ayrı bir meziyeti olmadığını da vurguladı. Bu sorumluluğu alabilecek başka bir aday olmadığı için aday olduğunu söyledi ve herkesi bu çalışmaya omuz vermeye, birlikte mücadele etmeye davet ederek konuşmasını tamamladı.

Güldes Önkoyun’un konuşmasının ardından destek için aday tanıtım etkinliğine katılan 1 Mayıs Mahallesi Muhtar adayı Engin Gürbüz söz aldı. 1 Mayıs Mahallesi’nin de tıpkı Yenibosna Zafer Mahallesi gibi ezilenler ve emekçilerin yoğun olarak yaşadığı bir mahalle olduğuna değindi. Muhtar adaylığının emekçilerin ezilenlerin mücadelesini bir adım öne çıkarmak için olduğunu, Sarayın muhtarı olmayacağız diyerek yola çıktığını belirtti. Güldes Önkoyun’un İstanbul adaylığının da Saraya karşı emekçilerin mücadelesini yükseltmek için olduğunu, kendisinin de bunu desteklemek üzere bu etkinliğe katıldığını belirtti. Saraya karşı emekçilerin kitlesel seferberliğini yükseltmedikçe kadınların, Kürtlerin, ezilenlerin en küçük demokratik hakkın bile kazanılamayacağını söyledi. Herkesi Saraya karşı emekçilerin eylemli mücadelesini yükseltmeyi öne çıkaran adayları desteklemeye çağırarak konuşmasını sonlandırdı.

Son olarak bir yoldaşımız KöZ adına söz aldı ve şunları ifade etti:

“31 Mart’ta resmi olarak bir yerel seçim gerçekleşecek olsa da, bu seçimde çöpler toplanmıyor diye, metro şöyle olsun diye, yollar ulaşım böyle olsun diye kimse oy kullanılmayacak. Bu seçim bir yerel seçim değil, bir genel seçim. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu diyebiliriz. Bu seçimde oy kullananlar “Cumhur İttifakı’nın yanında mısın karşısında mısın?” diye mührü basacak. Bizler kadının, Kürdün, işçinin, emekçinin yanında olmak istiyoruz. Bizim bu soruya verdiğimiz yanıt net. Biz elbette Cumhur İttifakı’nın karşısındayız. Biz hükümetin saldırgan hukuksuz politikalarının elbette karşısındayız.  Ancak hükümete karşı olan sadece işçiler, emekçiler, Kürtler değil. Patlıcanın soğanın fiyatından şikâyetçi olanlar değil, evlatlarını yitirmiş olanlar değil. Başka patronlar da, başka emperyalistler de hükümetten rahatsız. Amerika da rahatsız, TUSİAD da rahatsız, Sabancı da Koç da rahatsız. Ancak onların rahatsızlığı başka bizimki başka. Biz komünistiz. Bizler iki sınıf var; biri burjuvazi diğeri proletarya diyenleriz. Ya o taraftasın ya bu tarafta. Bizler Yenibosna’dayız, işçinin emekçinin semtindeyiz. Biz burjuvaların yolundan değil işçilerin yolundan gitmeliyiz. Amerika, TUSİAD hükümete karşı olup da kimi desteklememizi istiyor, önce bu soruya yanıt vermeliyiz. Onlar istiyorlar ki; CHP öne çıksın, CHP ile birlikte büyük bir ittifak kurulsun, ezilenler, emekçiler, kadınlar, Kürtler, Aleviler oylarını CHP’e versin, CHP başarılı olsun, hükümet Ankara’yı İstanbul’u İzmir’i yitirsin, burnu sürtsün, AKP içinde çatlaklar başlasın, bir şekilde hükümet kuşatılsın. Bize de CHP’nin sandıkta başarılı olmasını istiyorsan sesini kes, eylem yapma, Kürdün sesini yükseltme, Alevinin hakkından bahsetme, grev yapma, diyorlar. Çünkü kutuplaşma olur, diyorlar. Biz tam tersini söyleyeceğiz. Madem siyasi gerçekleri açıklıyoruz, şu soruya yanıt vereceğiz. MHP’nin artığı Akşener ile Cumhur İttifakı geriletilebilir mi? Urfa’da korucu başı soysuz Bucaklarla Cumhur İttifakı geriletilebilir mi?  İlk işi gidip Saraya Cumhurbaşkanı’nın elini sıkmak olan İmamoğlu ile Cumhur İttifakı geriletilebilir mi? Dokunulmazlıkları kaldıran, Demirtaş’ı tutuklatan, Afrin operasyonlarına onay veren Kılıçdaroğlu ile Cumhur İttifakı geriletilebilir mi? Leyla Güven’in onurlu mücadelesi görmezden gelinerek Cumhur İttifakı geriletilebilir mi? Bizler tüm bu sorulara hayır, diyoruz. Düzen partileri, düzen partilerinin gerici saldırgan politikaları düzen partileriyle geriletilemez. Şairin dediği gibi “…elbette dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet…” Ama bu memlekete hürriyet özgürlük düzen partileriyle gelmeyecek. Özgürlük savaşan, mücadele eden işçilerle gelecek. Bu seçimler madem emperyalistlerin tutumuyla halkın tutumunu birbirinden ayırıyor. Bu seçimler aynı zamanda devrimcilikle reformizmin, parlamentarizmle kitlelerin seferberliğini savunanların ayrıldığı seçimler olacak. Genelde bilinir, devrimcilikten söz edenler sandıktan pek hoşlanmazlar. Kitleleri sandığa bağlamanın ne anlamı var derler. Bu seçimlerde durum tam tersidir. Her kim ki bu seçimlerde sesini tutumunu belli etmiyor, her kim ki ben bu seçimlere katılmayacağım diyor, onlar aslında parlamentaristtirler, CHP’den medet umanlardır. CHP’ye zarar vermek istemeyenlerdir.  Bu yüzden Güldes Önkoyun’u selamlıyorum, kendisinin adaylığı yerinde doğru bir karardır. Bu onurlu, devrimci mücadelenin sorumluluğunu aldı. Sadece seçimlere katılan Güldes Önkoyun değil, denecektir. Neden Güldes Önkoyun’u destekliyorsunu diye sorulacaktır. İşçinin, emekçinin Kürdün sesini yükselten, Leyla Güven’in adını anan, kayyımlardan bahseden başka bir aday yok. Herkes grupçu bir şekilde hareket ederken, Güldes Önkoyun bu talepleri yükselten başka bir aday olursa çekileceğini söylemiş, biz bu sorumluluk anlayışı nedeniyle Güldes Önkoyun’u destekliyoruz. Komünistlerin birliğini savunanlar olarak yanında yer alacağız, kendisine başarılar diliyoruz. Bu memlekete özgürlük savaşan işçilerle gelecek.”

Konuşmalar sırasında sık sık “Ne AKP Ne CHP Kurtuluş Birleşik Mücadelede; Kürtlere Özgürlük Kurdara Azadi; Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek;  Siyasi Tutsaklar Onurumuzdur sloganları atıldı. Etkinlik konuşmaların ardından sona erdi.

Etkinliğin ardından topluca pazar alanına girerek Güldes Önkoyun bildirilerini yaygın olarak dağıttık. Sesli ajitasyonlarla 31 Mart’ta Güldes Önkoyun’a destek çağrısı yaptık.

Güldes Önkoyun kapalı salon etkinlikleri ile değil, savunduğu çizgiye uygun olarak sokakta, bir emekçi semtinde ve emekçiler arasında adaylığını ilan etti. Biz de KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak kendisine desteğimizi ilan ettik ve seçim çalışmalarında yanında olacağımızı, sonuna kadar bu çalışmaya omuz vereceğimizi duyurduk.

İstanbul’dan Komünistler