KöZ’ün arkasında duran komünistler Yalçın Yanık’ın adaylığını açıklamasının ardından seçim çalışmalarına dahil olduk. Seçim çalışmaları kapsamında İzmir’İn birçok semtinde çalışma yürütüp Yalçık Yanık’ın adaylığını  duyurduk ve 31 Mart seçimlerinin ezilenlerin emekçilerin seferberliğini yükseltmek için nasıl bir fırsat olduğunu ulaşabildiğimiz her yerde anlatık.

16 Şubat günü gerçekleşen aday tanıtım etkinliğinden sonra yürüttüğümüz çalışmalar:

23 Şubat tarihinde ilk semt ziyaretimiz politik bilinci yüksek olan emekçilerin ve Kürtlerin yoğunluklu olarak yaşadığı Limontepe’ye oldu. Limontepe’de ilk olarak eski mahalle muhtarı Cemal arkadaşı ziyaret ettik. Yalçın Yanık’ı öteden beri tanıyan Cemal arkadaş desteğini iletti, ezilenlerin ve emekçilerin hiçbir burjuva partisine yedeklenmeden hareket etmeleri gerektiğine ilişkin vurgumuzu destekledi.

Bu ziyaretin ardından Limontepe’de emekçilerin yoğun olarak vakit geçirdiği kahvehaneleri ziyaret ettik. Yalçın Yanık 24 Haziran seçimlerinde HDP’den aday olduğu için tanınan bir simaydı. Gerçekleştirdiğimiz sohbetlerde Saray’a karşı emekçilerin bağımsız çizgisini korumanın neden bir ihtiyaç olduğunu, sandığa hapsolmamış kitlesel bir mücadelenin nasıl örüleceğini anlattık. CHP’ye oy verme fikrine zaten sıcak bakmayan emekçiler arasından eğer Yalçın Yanık aday olmamış olsaydı seçimi boykot edeceklerini ama bu sohbetten sonra Yalçın Yanık’a destek vereceklerini söyleyenler oldu. Seçim çalışmaları kapsamında ziyaret ettiğimiz ilk semtte aldığımız bu tepkiler isabetli vurgularla yola çıktığımızın ilk göstergesi olarak bizlere de güç vermiş oldu.

Kahvehane ziyaretlerinin ardından Limontepe semt pazarını ziyaret ettik. Sesli ajitasyon yaparak seçim bildirilerini dağıttık, benzer olumlu tepkiler ajitasyonumuzun etkisiyle pazarda da sürdü.

Önceden planladığımız üzere bu ziyaret kapsamında yağmurlu hava nedeniyle afiş çalışması yapılamadı. Fakat adaya ve siyasi vurgularına bu denli yoğun ilginin olduğu bu semtten ileriki bir tarihte afiş çalışmasını gerçekleştirmek üzere ayrıldık.

Limontepe’ye bu ziyaretin ardından Karabağlar Belediyesi Uğur Mumcu Sosyal Tesis ve Restoranlarında greve başlayan işçileri ziyaret ettik. Biz seçimlerde neden emekçi ve ezilenlerin bağımsız hattını örmek gerektiğini anlatırken zaten İZBAN işçileri örneğinde olduğu gibi doğrudan CHP’li bir belediyenin işçi düşmanı tutumuyla karşı karşıya kalmış işçiler CHP’nin işçilerin mücadelesine karşı olan tutumunu kendi deneyimleri üzerinden anlattılar. Yalçın Yanık’ı verdiği sınıf mücadelesinden tanıyan işçilerle samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Emekçilerin en basit bir kazanımı için bile Saray’dan kurtulmanın şart olduğunu vurguladık

28 Şubat günü gazete bürolarına ziyaretler gerçekleştirdik. İlk durağımız Cumhuriyet gazetesiydi. Cumhuriyet gazetesinde gerçekleştirdiğimiz sohbette neden aday olduğumuzu anlattık. Sonraki durağımız Evrensel gazetesi idi. Şu an İzmir’de emekçilerin ve Kürtlerin sesini bizim dışımızda yükseltecek bir aday olmadığını anlattık. Saray’ı, kayyumları hedef alacak bir aday olursa çekileceğimizi ifade ettik. Solun CHP’den kopması gerektiğini vurguladık. Merkezi olarak sol siyasetlere çağrı yapıldığını, ama ses gelmediğini söyledik. Ardından Birgün gazetesi İzmir temsilciliğine geçtik. Birgün gazetesinde adaylığımızın köşe taşlarını vurguladık. Ardından Saray’a karşı mücadeleyi yükseltmek için AKP’nin yedek lastiği CHP’den kopmak gerektiğini, emekçilerin ezilenlerin bağımsız hattının örülmesi gerektiğini vurguladık.

2 Mart günü İzmir’in 80 öncesi “kurtarılmış bölge”lerinden olan Gültepe’ye gittik. Devrimcilerin vaktinde iz bıraktığı bu yerde Yalçın Yanık da hem siyasi mücadelesinden ötürü hem de yıllardır ezilenlerin ve emekçilerin her türlü hak mücadelesinde yer alan biri olarak tanınıyordu. Bu vesileyle öncelikle kapısını çalabildiğimiz esnafları ziyaret ettik. Bizim kendimizi anlatmamıza gerek kalmadan önceki mücadele deneyimlerinden duyulan güvenden ötürü destek ve ilgiyle karşılandık.  Ziyaret ettiğimiz esnafla somut durum üzerine sohbet ettik. Devrimcilerin burjuva partilerinden ayrı bir hatta gitmesi gerektiğini ifade ettik. Sohbetimizden sonra bildiri dağıtımına çıktık. Pazarda halka ve pazarcı esnafına bildirilerimizi dağıttık. Kimileri karamsar bir tablo çizerken (iyi güzelsiniz de tutuklanırsınız vb) kimileri Yalçın Yanık adaylığını desteklediğini, HDP’nin yanlış yaptığını ifade ettiler. Sonra Gültepe Gençleri olarak kendini ifade eden bir grup ile karşılaştık. Dedikleriniz güzel hoş olduğunu ama Gültepe’nin sorunlarının bu yerel için önemli olduğunu, daha sonra mahalleye Tunç Soyer’i çağıracaklarını ve taleplerini ileteceklerini söylediler. Oyları bölmemek gerektiğini söyledikten sonra biz de CHP’nin Saray’a karşı olmadığını, Yalçın Yanık’ın ise Saray’ın elini sıkan değil karşısında olduğunu söyleyerek AKP’ye karşı CHP ile mücadele edilemeyeceğini anlattık. Yerel sorunlar ile ilgili çalışma yapılmalı ama merkezi siyasi sorunlara bağlamak gerekir dedik. Ardından afiş yapmaya çıktık. Gültepe’de önemli noktalarda afişlerimizi yaptık.

Gültepe ziyaretinin ardından Ege İşçi Birliği ve Dev-Tekstil’in düzenlediği 8 Mart etkinliğine katıldık. Kısa film, tiyatro ve müzik dinletisinin olduğu etkinlikte bir mesajımızın da sahneden okunması için etkinliği düzenleyenlere ilettik. Esas olarak 8 Mart’a ilişkin görüşlerimiz ve Leyla Güven’i bu vesileyle selamladığımızı içeren bir metin olsa da ilettiğimiz mesaj sahneden okunmadı.

3 Mart günü İzmir Müzisyenler Derneği’nin kahvaltısına katıldık. Yalçın Yanık sol kulvarın boş bırakıldığını, emekçilerin CHP’ye mahkum edildiği bir tabloda mecburen aday olduğunu söyledi. Emekçilerden, Kürtlerden bahseden kimse olmadığını, Saray’a karşı, kayyumları hedef alan bir çalışma yapılmadığını söyledi. Kahvaltıya katılan çok kişinin tanıdığı Yalçın Yanık’a başarılar dilendi, genel olarak da hak veren konuşmalar oldu.

Kahvaltının ardından Konak meydanda stant açtık. Stant etrafında ajitasyonlarla bildirimizi dağıttık. Kimi HDP seçmeni ve çalışanı kimseler de Yalçın Yanık’la sohbet etti. Destekçi olacağını söyleyenler de oldu.

6 Mart günü Karşıyaka’da gerçekleşen ihraç edilen kamu emekçilerinin eylemine katıldık. Her hafta gerçekleşen eylemde 8 Mart’a da dair vurgu vardı. KHK’lar gidecek biz kalacağız dedik. Aynı zamanda Yalçın Yanık’ı görüp selam verip konuşanlara bildirilerimizi verdik desteklerini istedik.

7 Mart Konak Metro önünde stant açtık. Bildirilerimizi dağıttık. 8 Mart feminist gece yürüyüşünde de Yalçın Yanık bildirilerini dağıttık.

8 Mart günü eş zamanlı Buca’da ilk ev ziyaretimizi gerçekleştirdik. Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencilerinin olduğu toplamda, hoş sohbetin ardından adaylığımızı anlattık. Kürtlerden, Leyla Güven’den bahseden kimselerin aday olmadığını ve sorumluluk aldığımızı söyledik. Ülke gündemi ve üniversite hareketi hakkında da konuştuk.

9 Mart günü bir başka emekçi semti Yamanlar’a gittik. Yamanlar’da afiş çalışmamıza başlarken emekçilerle de sohbet ettik. İlk önce, karşılaştığımız politik inşaat işçileri ile konuştuk. Bir işçi HDP’nin tutumunu doğru bulmadığını ve bizi destekleyeceğini söylerken bir diğer işçi de sonuna kadar haklı olduğumuzu ama bu adamdan kurtulmamız gerektiğini söyledi. Biz de HDP bağımsız hat izleyerek yüzde 6’lardan bugünlere geldi. Eğer bu bağımsız hat bırakılırsa zayıflayacağımızı, yarın Türkiye’de de kayyum atandığında buna karşı bir tepki olamayacağını söyledik. Daha sonra afiş çalışmamıza devam ettik. ESP’yi ziyaret etmek istedik ama kapalı olduğu için ziyaret edemedik. Yamanlar’da afiş çalışmamızı ve sokaktaki emekçilere bildirilerimizi dağıtarak çalışmamızı tamamladık.

Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne indik. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde standımızı açtık. Ajitasyonlarla bildirimizi dağıttık. Leyla Güven’i yok sayana, İZBAN işçilerini görmezden gelene oy yok dedik.

10 Mart günü işçilerin biriktiği bir ilçe olan Çiğli ilçesine gittik. Çiğli Harmandalı pazarını ziyaret ettik. Pazar esnafına ve pazara gelen halka bildirilerimizi dağıttık. Çalışmamızı aktardık. Sonra Çiğli İZBAN durağı etrafına afiş yaptık. Ardından 8 Mart mitingine katıldık.

Köz’ün 8 Mart bildirilerini dağıttık. 700-800 civarı kişinin katıldığı mitingde 500’e yakın bildiri dağıttık. Kimi insanlarla da tartıştık. HDP’li olan ve yanlış yaptığımızı söyleyenler 10 dakika sonra aslında HDP’nin çizgisini doğru bulmadığını söyledi. Parti kararına uymak zorunda olduklarını söylediler. Kimileri hak verirken kimileri oyları böldüğümüzü söyledi. Biz de bizlerin oyları CHP’ye ya da herhangi bir burjuva partisine gidecek oylar değil. Kürtlerden, kadınlardan, emekçilerden bahsetmeyenlere oy verilemeyeceğini söyledik. Sırf HDP bu taktiği benimsedi diye aynı taktiği benimsemek zorunda olmadığımızı, hatta HDP’yle bu konuda zıt düşen, CHP’ye oy yok diyen ESP ve Devrimci Parti’nin HDP içinde kalarak ne kadar zorlandığını ifade ettik. HDP’ye vaktinde girmeyerek doğru bir tutum aldığımızı ifade ettik. Önceden neden HDP’de yoksunuz sorularına karşılık, HDP’yle ortak çalışırken doğru yaptığımızı, şimdiki taktik tutumun büyük bir hata olduğunu anlattık. Zaten genel olarak da taktiğin içselleştirilemediğini gördük. Emekçilere doğru hattı gösterdiğimizi pratikte tekrar sınamış olduk.

13 Mart’ta Mücadele Birliği Platformunun düzenlediği 12 Eylül mahkemelerince idam edilen üç devrimci işçiyi mezar başında yapılan anmaya katıldık. İbrahim Ethem Coşkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk şahsında devrim için hayatlarını kaybeden örgütlü devrimcileri andık. Mücadele Birliği’nden arkadaşın yaptığı sunumdan sonra, eski bir hapishane arkadaşı konuşma yaptı. Sonra sözü Yalçın Yanık’a bıraktı. Yalçın Yanık onların mücadeleleri, cesareti devrim yolunda ışık oluyor, devrimciler ölür devrimler sürer dedi.

14 Mart günü İstanbul Çağlayan Adliyesinde başlayan 1.5 yılı aşkın süren Adalet Nöbetine katıldık. Adalet nöbetleri İstanbul’da belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra 7 Mart günü Bursa’da gerçekleştirildikten sonra, 14 Mart günü İzmir’de gerçekleştirildi. Toplanma yeri İzmir Bayraklı’da bulunan merkez adliyeydi. İlk önce adliye içinde toplanıldı. Adliye içinden sloganlarla çıkıldı ve Bölge Adliye Mahkemesine yüründü. Yürüyüşün ardından baro temsilcileri ve kimi milletvekilleri konuşma yaptı. Uzun yürüyüş hattında da sloganlar atıldı. Yürüyüş ve konuşmalar sırasında Tahir Elçi anıldı. Selçuk Kozağaçlı ve Selahattin Demirtaş’a tüm tutsak avukatlara selam yollanıldı. Biz de yürüyüş sırasında tanıdık ve onların tanıdığı stajyer avukat ve avukatlara bildirilerimizi verdik. Neden Yalçın Yanık’ın aday olduğunu anlattık. Verimli geçen bir çalışma oldu.

16 Mart günü daha önce yağmur yağdığı için afiş yapamadığımız Limontepe’de afiş yaptık. Limontepe içlerinin yanı sıra çalışmamız Ali Fuat Erden ve az da olsa Bahriye Üçok Mahallesi’ne de ulaştı. Öğretmen Rasime Şeyhoğlu Caddesi üzerinde de afiş yaptık. Bölgeyi afişlerle donatmış olduk.

18 Mart günü İzmir emek ve demokrasi güçlerinin İzmir Mimarlık Merkezinde “Nasıl bir yerel yönetim istiyoruz” forumuna katıldık. TMMOB adına bir sözcü kente dair bir sunum yaptı. Ardından belediye başkan adayları söz aldı. İlk olarak EMEP’ten Buca bağımsız belediye başkan adayı söz aldı. Halk meclisleri kurmak gerektiğini, herkesin bunu söylemesi kapı kapı dolaşmak gerektiğini ifade etti. Ardından CHP İBB adayı Tunç Soyer sunumu onaylayan bir konuşma yaptı, suya sabuna dokunmadı. TKP’nin İBB adayı da proje değil planlama gerektiğini, sermaye denetimi varsa halkın çıkarına ters olacağını ifade etti. Şehirlerin bir devrim olmaksızın emeğin denetimine gireceğine söyleyen TKP adayı tıpkı EMEP’li aday gibi CHP’nin solu çizgisinde konum alan pozisyonunda idi. Suya sabuna dokunmayan, ranta hayır çizgisinden çıkmayan bir konuşma yaptı. Salonda kimse ne AKP’yi ne de CHP’yi teşhir etmiş oldu. Belediyeci masallar anlatıldı.

TKP adayından sonra Yalçın Yanık forumda söz aldı. Bu arada salondan tepki için ayrılanlar oldu. Yalçın Yanık belediyecilikten bahsetmeyeceğini, kimsenin Erdoğan’dan bahsetmediğini söyledi. Erdoğan’ın beka sorunu olduğunu, Erdoğan’ı hedef almak gerektiğni dedi. Kürtlerin, emekçilerin sesini yükselteceğini, Saray’a ve kayyumlara karşı mücadele etmek gerektiğini ifade etti. AKP’den seçimlerle kurtulmanın mümkün olmadığını söyleyerek birbirimizi kandırmayalım, dedi. Daha oylara düzgün sahip çıkamazken, solun kendini gösteremediği bir durum olduğunu söyledi. Herkesin sunumu onayladığını belirtirken çok dilli yaşam maddesine yönelik, kimse Kürtçe kreş açabilecek mi diye sordu. 100 yıldır burjuva partileri İzmir’i yönetti, bir şey değişti mi, yapacak olanlar yapardı zaten dedikten sonra sahneye teşhir etmek için çıktığını söyledi ve konuşmasını bitirdi. Forum çıkışına kapıda doğru bildirilerimizi dağıttık.

19 Mart günü barış akademisyenlerinin davası için sabah Adliye önündeki basın açıklamasına katıldık. Ardından akşam 18.00 Halkapınar Metro İZBAN kesişiminde stant açtık. Ajitasyonlarla bildirilerimizi dağıttık. Bir genç neden Kürtleri ekstra vurguluyorsunuz, dedi. Ona Kürtlerden, Kürtlerin haklı taleplerinden bahsetmeden burjuva muhalefetinden ayrımımızı koyamayız, Türkiye’de bırakın devrimciyi demokrat olmanın koşulunun bir turnusol olarak Kürtlerin yanında olmaktan geçtiğini söyledik.

Genel olarak seçim kampanyamızda halktan en çok gelen soru da neden Türk, Kürt ayırıyorsunuz sorusu oldu. Bu arada TİP üyesi liseli bir devrimci ile sohbet ettik, bizi desteklediklerini söyledi. Sohbetimizde solun neden böyle bir çalışmaya açıktan destek vermediğini konuştuk. EMEP’in CHP’nin desteklenmesini normal bulduğu söyleyen arkadaşa İstanbul’da TİP, TÖP, Halkevi, EMEP’in ortak yaptığı çalışmanın ne anlama geldiğini sorduk, CHP’ye hizmet ettiğini söyledik. Bunun yanı sıra sosyalistlerin ortak aday çıkarması gerektiğini ifade ettik, o da hak verdi.

21 Mart günü Newroz’a katıldık. Özel sayılarımızı dağıttık. İzmir’de emekçilerden, Kürtlerden bahseden aday olmadığını, Leyla Güven’i sahiplenen, kayyumları hedef alan bir aday olmadığını söyledik Yalçın Yanık’tan başka. Yalçın Yanık’ın adaylığını gücümüz yettikçe öbek öbek insanlara anlattık. Kimileri HDP’nin kararı olduğunu ve bir bildiklerinin olduğunu ifade etti. Her ne kadar Newroz kürsüsünden CHP adı verilmeden CHP’ye oy çağrısı yapılmış olsa da HDP’nin Newroz’a gelen kitleyi tamamen ikna ettiğini söylemek çok zor.

Yalçın Yanık’ı tanıyan ve onunla konuşan birçok insan da kendisini destekleyeceğini ifade etti. Kadifekale’de oturan bir kadın internetten Yalçın Yanık’ı bulduklarını ve destekleyeceklerini ifade etti. HDP’nin kararını doğru bulan kişilerle konuşurken yıllarca CHP’den emekçilerin, Alevilerin kopması gerektiğini söyleyen bizlerin nasıl olup da tüm emekçi ve ezilenlerin CHP’yi desteklemesi gerektiği noktasına geldiği sorusuna, bu adamdan kurtulmalıyız yanıtını aldık. Erdoğan’ı yerel seçimlerle ya da herhangi bir seçimle gönderemeyeceğimizi ifade ettik.

23 Mart günü Kürtlerin ve emekçilerin yoğun yaşadığı Menemen Asarlık’a gittik. İlk önce kahve ziyaretleri yapıp ardından sokakta halka bildiri dağıttık. Selahattin Demirtaş’ın çağrısı etki sağlamıştı, buna rağmen içine sindiremeyen kesimler de mevcuttu. Yolda gördüğümüz, kahvede rastladığımız herkese bildirilerimizi ulaştırdık. Ardından ana cadde ve merkezdeki park üzerinde afişlemeler gerçekleştirdikten sonra Buca Şirinyer’e bildiri dağıtmaya gittik.

Bildirilerimizi ajitasyonla dağıtmaya başladık. “Patates sorunu yok, beka sorunu var. Saraya karşı kitlesel seferberlik örmek şart, halk muhalefetini sandığa gömmeyelim” dedik. Aynı zamanda “hırsızlara karşı hırsızlarla, zorbalara karşı zorbalarla savaşılmaz, emekçinin, Kürdün kitlesel seferberliğini yükseltmek için oylar Yalçın Yanık’a; Leyla Güven’in Zülküf Gezen’in Ayten Beçet’in sesini yükseltelim” dedik.

24 Mart günü Konak ilçesinde Çimentepe Mahallesi’ne gittik. Gittiğimiz mahallelerden en politiklerinden olan Çimentepe’de yine kahveleri gezdik. Sokaktan geçen kadın, erkek, yaşlı, genç insanlara bildirilerimizi dağıttık. Burada da Demirtaş’ın çağrısını dinleyerek bağrımıza taş basacağız ve mecburen vereceğiz diyenler olsa da ölsek de biz bunlara oy vermeyiz, Afrin operasyonu destekleyen, Demirtaş’ı içeri attırmasına yardım eden CHP’ye oy veremeyiz diyenler de oldu, Yalçın Yanık’ı destekleyeceklerini ifade ettiler. Her kahvede en az bir masada çay içme teklifi ile gelenler oldu. Şunu gördük Erdoğan’a öfkeli ve politik çizgide durmak isteyen Çimentepe halkı Saray-kayyım karşıtı bir siyasete bu süreçte aç bırakılmış. HDP’nin güçlü olduğu bu mahallede HDP’nin kararına ve Demirtaş’ın çağrısına rağmen Yalçın Yanık’ı destekleyeceklerini, AKP’nin kopyası CHP’ye oy vermeyeceklerini ifade edenler oldu.

HDP’nin seçim bürosunu ziyaret ettik. Zülküf Gezen ve Ayten Beçet için baş sağlığı diledik. Bu sırada siyaset tartışılmaya başladık. Özetle CHP’nin ne olduğunu bildiklerini ifade eden arkadaşlar, bunun bir strateji değil taktik olduğunu ifade ettiler. Biz de 2007’den 2015’e bağımsız hat izleyerek güçlenildiğini, bu taktiğin emekçi ve Kürt düşmanlarını güçlendireceğini ve solu zayıflatacağını söyledik. “Seni başkan yaptırmayacağız” şiarı ile yüzde 13’lere ulaşıldığını, HDP’nin, CHPnin AKP’ye karşı mücadele etmediğini gösterip, CHP’yi parçalamasının mümkün olduğunu ama bu tutumdan sakınıldığını ifade ettik. Türkiye’de ana muhalefet rolünden kaçınmanın Millet İttifakı’nı güçlendireceğini Cumhur İttifakı’na karşı bir mücadele olmadığını anlattık. Ardından Eşrefpaşa pazarına gittik. Burada da bildirilerimizi halka ulaştırdık.

İzmir’den Komünistler