Her vesilede olduğu gibi Korona salgını karşısında da komplo teorileri üretenler ve bu gelişmeyi cari siyasi çizgileri doğrultusunda istismar edenler elbette eksik olmamıştır.

Bunların en başında Çin Dışişleri Bakanlığının sözcülerinden biri olan Zhao Lijian 12 Mart günü yaptığı bir açıklama gelmektedir. AFP’nin 13 Mart tarihli haberine göre, Lijian bu virüsün geçtiğimiz Ekim ayında Wuhan’da yapılan askeri spor müsabakaları sırasında ABD askerleri tarafından taşındığını ileri sürmüştür.

Bu madalyonun öteki yüzünde ise ABD’nin resmi söyleminde ısrarla salgının Çin kökenli olduğuna dikkat çekme gayretinde olması yatmaktadır. ABD dış işleri Bakanı Pompeo bu salgının Çin’in dünyanın başına sardığı bir bela olduğunu kastetmek üzere ısrarla Korona virüsünü “Wuhan virüsü” olarak anmayı tercih etmektedir.

Bu tabloya bakarak şimdiden dünya pazarını zaten doldurmakta olan Çin ürünlerinin yanına Korona virüsüne karşı donanım ve ürünlerin yanısıra viral enfeksiyonlara karşı nispeten etkili olduğu gecikmeden görülen Çin usulü hizmetleri pazarlayacağını tahmin etmek zor değildir. Nitekim şimdiden bunun ip uçları görülmüştür.

Amerika bakımından ise bu virüs salgınının Trump’ın «Amerikayı yeniden muhteşem yapacağız» kampanyalarına yeni soslar ekleyeceğini de öngörmek ve rakibinin bu konuda Trump’ın çuvallaması için fırsat kolladığını düşünmek yanlış olmaz.

Ne var ki bunlar söz konusu salgının sahici bir salgın olduğunu gözden kaçırmayı gerektirmez. Bunu bir tür biyolojik savaş senaryosunun malzemesi yapmak fena halde yanılmak olur. Aksine bu tablodan çıkarılması gereken sonuç mevcut tablonun “her şeye kadir emperyalist güçler” tablosunu tuzla buz ederek dünyayı yönetme iddiasında olan emperyalist güçlerin yönetememe halinin en çıplak biçimde açığa çıkmasına vesile olduğudur.

Dikkatleri bu odaktan ayırıp kurgulanmış heyülalar üzerinde düşünmeye sevk eden her türden yaklaşım emekçilerle ezilenlerin emperyalizme karşı mücadelesinin yükseltilmesine engel olacaktır. Bir başka bakımdan sebep olduğu krizlerle baş edemeyen sermaye düzeninin yıkılmasını önleyen etkenlere katkı sunacaktır.

Bu türden söz dalaşlarını ve senaryoları komplo teorisi meraklılarının ilgi alanında bırakarak bu salgının meydana çıkardığı asıl siyasi gerçeklere parmak basmak komünistlerin ödevidir.

Komünistler korona salgınını kapitalistlerin/emperyalistlerin yarattığı hakkındaki fikirlerle kafa bulandıran teorilerin karşısında bu korona salgının ortaya çıkardığı asıl gerçeğin emperyalizm aşamasında çürüyen ve çoktan yıkılmış olması gereken sermaye egemenliğine emekçiler ve ezilenlerin egemen sınıf haline gelerek son vermesi gerektiğini öne çıkarmalıdır.

Komünistler insanlığın karşı karşıya olduğu bu yeni salgının sermaye düzeninin kendisinden daha tehlikeli olmadığını ve bu düzenin tekrar tekrar bu tür felaketlere neden olmasının kaçınılmaz olduğundan çok yıkmadıkça yıkılmayacağını vurgulamalıdır. Salgınlara çare aramaktan çok bu proleter devrime önderlik edecek bir devrimci partinin olmayışının insanlığın temel bunalımı olduğunu vurgulayacağız.