KESK’in 11 Ocak 2020’de İzmir’de düzenlediği ‘Halk İçin Bütçe, Demokratik Türkiye İstiyoruz!’ mitingine biz de Söz ve Eylem’le oluşturageldiğimiz eylembirliği çerçevesinde birlikte katılma kararı aldık. Hazırladığımız ortak pankartta “Sömürüye, Ulusal Baskıya, Emperyalist Savaşlara Karşı Tek Yol Devrim!’, kendi pankartımızda ise ‘Kürtlerin Zincirine Ses Çıkarmayan İnsanca Yaşamdan Söz Etmesin!’ yazıyordu. Ayrıca özel sayımızı götürdük miting alanına.

Miting alanına girerken polis bir emrivaki yaparak pankartları ve özel sayımızı içeri sokmamızı engelledi, gerekçe olarak da mitingin ekonomik kriz mitingi olduğunu, bizim pankartlarımızın ise devrim ve Kürtlerle ilgili olduğunu savladı. Biz de denileni olumlayarak özel sayımızı okurlarsa aradaki bağlantıyı görebileceklerini belirttik, fakat polisin yaklaşımı alana siyasi tavır sokmama yönündeydi. Hemen KESK eylem komitesinden birine ulaşıp durumu aktardık, görüştüğümüz kişi pankartların normal karşılanması gerektiğini belirtip başka bir polisle konuştu, ama sonuç değişmedi, KESK’in eylem komitesi bizim içeri alınmamamızla daha fazla ilgilenmedi. Bunun üzerine biz de polise bu durumu afişe edeceğimizi belirterek içeriye bayraklarımızla girme kararı aldık. Söz ve Eylem de bu yönde karar aldı.

Mitinge ayrıca BDSP, Devrimci Hareket, DGB, DİK, DİP, DİSK, EMEP, Halkevleri, HDP, İHD, İşçi Temsil Konseyleri, Kaldıraç, Kolektifler, Mücadele Birliği, Sol Parti, SYKP, TMMOB, TÖP, Yeşil Sol Parti, HDP, BDSP katıldı. Katılımcı sayısı iş saati (Cumartesi öğlen) gerçekleşen bir miting olmasına rağmen üç-dört bin kişi idi. Eylemde şu sloganları attık: “Özgürlük savaşan işçilerle gelecek; Kürtlere özgürlük Ortadoğu’ya barış; Siyasi iktidar devrimle gidecek; Katil devlet hesap verecek (bunu söz ve eylem attı, biz de katıldık);Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”.

Mitingde bizler dışında siyasi slogan atan pek yoktu, diğer sloganlar daha çok ekonomist talepler üzerinden şekillenmişti. Mitingin sonlarına doğru Söz ve Eylem’le birlikte alandan ayrıldık, tam yürürken arkadan birkaç polis yetişip Söz ve Eylem’den arkadaşları çembere aldı, biz de hemen yanlarına gittik. Polislerden biri bizim eylem boyunca görüntülerimizi alan bir siyasi polisti. GBT taraması yaptılar, nedenini sorduk, “bir durum var o nedenle” dediler. Sonrasında özel sayılar ve pankartları bıraktığımız yerden aldık. Bizim malzemeler dışında iki de Leyla Güven direniş gömleği vardı çantada, belli ki bizim dışımızda siyasi bulunup alana alınmayan şeylerdi bunlar da.

Mitinge bizim dışımızda katılanlar siyasi bir katılım gösterselerdi yalnızca bizim mitinge taşıdığımız içerik göze batmazdı. Bu da bizim siyaset farkımızı ortaya koymamız için bir araç oldu. Çıkıştaki GBT tacizi de aynı durumun bir sonucu idi. Miting alanına daha erken ve daha donanımlı gitsek bu eylemden daha etkin bir şekilde faydalanabilirdik. Bu mitingin eylem komitesi toplantılarına katılmamamız da bizim için ayrı bir eksi oldu. Tüm bu eksikliklere rağmen elbette katılmamızın iyi olduğunu değerlendirdik. Mitingde Kürtlerden bahseden ve iktidarın seçimle gitmeyeceğini seslendiren ne yazık ki ve iyi ki bir tek biz olduk.

Devrim İçin Devrimci Parti, Parti İçin Komünistlerin Birliği!

İzmir’den Komünistler