Baskın seçim yaklaşırken Erdoğan ve Doğu Perinçek’in yanı sıra Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu erkenden ilan etmiş bulunan Meral Akşener şimdi başkanı olduğu iyi Partiye MHP’den ayrılarak intikal etmiş olsa da kökten bir MHP’li değildir. Yakın siyaset geçmişimizde sürekli olarak DYP içerisinde yer almıştır. Bu partide de 1990’lı yılların başlarından itibaren aktif olarak yer almış hatta 1994 yerel seçimlerinde doğum yeri olan Kocaeli belediye başkanlığına bu partiden aday gösterilmiş, 1995 seçimlerinden itibaren de aynı zamanda kadın kolları başkanı olduğu partinin Kocaeli milletvekili olarak TBMM’ye girmiştir.

Bununla birlikte Akşener’in siyaset sahnesinde asıl göze çarptığı yer 1996 seçimlerinde milletvekili olduğu DYP kontenjanından Erbakan başkanlığında kurulan koalisyon hükümetinde İç işleri bakanlığı koltuğuna oturmasıyla olacaktır.

Akşener bu koltuğu 1996 sonunda meydana gelip hükümet-kontrgerilla-mafya-korucu ilişkilerini meydana çıkaran meşhur “Susurluk Kazası” nedeniyle makamını bırakmak zorunda kalan Mehmet Ağar’dan devralıp T.C:’nin ilk kadın içişleri bakanı ünvanını alacaktır. Aynı zamanda da o zamanki OHAL bölgesinde Ağar komutasında yürütülen kirli misyonun yöneticiliğini üstlenmiş ve kısa bir süre için de olsa öncelini aratmayacak tarzda yerine getirmiştir. Bu makamı Erdoğan’a siyaset yolunun açılacağı 28 Şubat müdahalesi ile 1997’de erkenden bırakmak zorunda bırakacaktı.

Bununla birlikte Akşener 1999 seçimlerinde tekrar DYP milletvekili olsa da, Bahçeli’nin yolunu açtığı 2002 erken seçimlerinin ardından bu partiyle birlikte parlamentoya veda edecekti.

Aslında Akşener’in DYP ile yollarının ayrılması bu seçimlerden biraz önce olacaktı. DYP’de bir karyer ihtimalinin kalmaması üzerine Akşener ilkin  Fazilet Partisi‘nden koparak AKP’nin kurulmasına varacak olan o zamanki adlarıyla “yenilikçi kanat” denen çevre içinde görüldü. Hatta “ailecek” bu hareket içinde yer aldıklarını açıklayarak basında dikkat çeken figürlerin arasındaydı. Ne var ki bu iktidara aday yeni hareket içinde uzun süre kalmayacak ve kurucuları  arasında yer aldıktan kısa bir süre sonra kendini “yenilikçi” diye ilan eden bu hareketin aslında Erbakan’ın  “Milli Görüş” çizgisini sürdürdüğünü ileri sürerek ayrılıp gençlik yıllarından beri ilişkide olduğu MHP formasını nihayet giyecekti.

Açıkçası ağabeyinin MHP Kocaeli il başkanı olmasından dolayı Akşener gençliğinde bilhassa öğrencilik yılları içinde Ülkü Ocakları ile sıkı fıkı olduğundan bu son transfer çok yadırganmayacaktı. Hatta eski içişleri bakanı hızla MHP içinde prestijli bir yer tutacaktı.

Nitekim 2004 yerel seçimlerinde MHP’nin İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı adayı olup malum sonucu almasından sonra  2007, 2011 ve Haziran 2015 seçimlerinde bu partiden milletvekili olması şaşırtıcı değildi. Hatta ilk milletvekilliği döneminde MHP kontenjanından TBMM başkan vekilliğini üstlenmesinin yanı sıra Bahçeli’nin baş siyasi danışmanlığı mevkilerini de bir süre üstlenecekti.

Ne var ki Akşener aynı yılın Kasım ayındaki  seçimlerde MHP’den aday gösterilmedi; Bahçeli ile yollarının ayrılacağı sürece de bu dönemeçten itibaren girecekti. Bu seçimlerde MHP’nin oy kaybederek mecliste temsil edilen dördüncü parti olması ve bilhassa HDP bahanesiyle hükümet kurulmasına köstek olup Erdoğan’ın 7 Haziran seçimleri yenilenmesinin yolunu açan Bahçelinin tutumu üzerine MHP Erdoğan’ın nispeten toparlanmasına önemli bir katkı sunmuş olurken MHP büsbütün güç kaybedip kendisi de nispeten güç kaybetmiş olan HDP’nin gerisine düştü.

Bu bir yanda bugünkü Cumhur ittifakının temellerinin atıldığı bir dönemeç olurken, aynı zamanda da MHP tarihinin en büyük iç muhalefet hareketini de tetikledi. MHP’nin Bahçeli’den sonra kamuoyunda en çok bilinen ve ülkücü hareketten gelen isimlerinin yanısıra MHP/Erdoğan ilişkisi başta olmak üzere Bahçeliyi pek çok yönden eleştiren bu muhalefetin başında görünenlerden ve başkan adaylığına en yakın görünenlerden biri de Meral Akşener oldu. Devlet Bahçeli Erdoğan ve AKP’nin Bürokrasi ve yargıdan sağladığı destek sayesinde muhalefetin düzenlediği kurultayı iptal ettirip muhaliflerini de bir bir tasfiye etti. Bu gelişme de bugünkü “Cumhur İttifakı”nı pekiştiren ikinci perçin oldu. Aynı zamanda da bu ittifaka yeri geldiğinde en sert (bazan CHP’den daha cüretli) muhalefeti yapacak olan İyi Parti’nin kurulmasına varacaktı.

Nihayetinde Meral Akşener ve İyi Parti’si bugün özellikle AKP/MHP’nin baskın seçim hamlesine daha adayını belirlememiş olarak yakalan CHP karşısında avantajlı bir konumda hazırlanıyor ve başkanlık konusunda Erdoğan karşısında ciddi bir rakip olmasa da DP-SP ile ittifak sağlamak suretiyle meclise girebildiği takdirde CHP’yi sağa çekerek muhalefetin yörüngesini belirlemeye aday bir siyasi aktör olmaya hazırlanıyor.