26 Temmuz Perşembe günü Okmeydanı’nda seçim değerlendirmesi konulu söyleşi düzenlendi.  Söyleşiye katılan arkadaşlar oldukça ilgili bir şekilde soru ve görüşlerini belirtti.

Söyleşi dinleyici bir arkadaşın konuşmacıya “ümidimizi yitirdik” demesiyle başladı. Bunun üzerine değerlendirmeye geçmeden önce ilk olarak sol çevrede seçim sonuçlarının nasıl değerlendirildiği hakkında konuşuldu. Genel olarak solun seçim sonuçlarına bir yenilgi olarak baktığını ve bunun nedeninin de CHP’nin başarısını galibiyet, yenilgisini de kendi açısından bir mağlubiyet olarak saydığı belirtildi. Yani kısacası sadece CHP kuyrukçuluğu yapan bir solun seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiğinden ya da nasıl değerlendirebileceğinden bahsedildi.

Gücünü yitiren ve Bahçeli’den ümit bekleyen, onay alan bir Erdoğan’ın olduğundan bahsedildi. Gittikçe gücü azalan, siyasi bir krizin içinde yer alan, güvenecek kimsesi kalmamış bir Erdoğan profili olduğun ama bunu yıkacak, krizi daha çok derinleştirecek bir partinin ortada var olmadığı belirtildi.

Çoğu çevrede HDP’nin oylarında bir düşme olduğu, aynı zamanda CHP’den HDP’ye emanet oyların geldiği konusunda söylemlerin olduğu, ancak bu söylemlerin tam aksine HDP’nin 7 Haziran’daki oylarını elle tutulur hiçbir çalışma yapmadan koruduğu ve HDP ile Selahattin Demirtaş arasındaki farkın ise HDP seçmeninin İnce’ye ümit bağlamasından ve HDP’nin propaganda eksikliğinden oluştuğuna değinildi. Yani HDP’den CHP’ye bir emanet oy geçişinin olduğu belirtildi.

İlk tur sona erdikten sonra ikinci turda soru ve görüşler belirtildi. Sorular ve yanıtları şu şekilde idi:

-Erdoğan seçimle gitmez diyorsunuz, seçimle gitmeyecekse neden HDP ile uğraşıyoruz?

Bu soruya şöyle cevap verildi. Toplumda siyasetle ilgilenen kesimlere seslenmenin en önemli aracıdır meclis. Biz o kürsüden seslenip bunun bir işe yaramadığını söylemeliyiz ve meclisi kilitlemek için kullanmalıyız.

-Erdoğan geriliyor diyorsunuz bunun belirtileri nedir? Bir sürü insanı tutuklayıp içeri atıyor.

Erdoğan yanındakilere dahi güvenemiyor. Mahkemelerin her biri bir konuda farklı kararlar veriyor. Hâkim olamayan bir Erdoğan var. İktidar olan birisinin birilerini hapse atması normal bir şeydir.

-Neden Okmeydanı’nda söyleşi yapıyoruz. Burada zaten insanlar muhalifler. Yan mahalle milliyetçi ve AKP’liler. Onlara gitmek gerekmez mi?

Konuşmacı arkadaş önce bizler tek yumruk halinde bir güç olmalıyız dedi.

Soru cevap kısmından sonra söyleşi sonlandırıldı.

Kocaeli’den Bir KöZ Okuru